28 Aralık 2007 Cuma

#63

17 Aralık 2007 Pazartesi

#62

luke sullivan'ın satan reklam yaratmak adlı kitabını okuyorum. 17. sayfada şöyle bi yazı var, direk alıntılıyorum:
Sevgili Ann, bir sorunum var. İki erkek kardeşim var. Biri reklamcı, diğeri cinayet suçundan ölüme mahkum edildi. Annem, ben üç yaşındayken cinnet geçirerek ölmüş. İki kız kardeşim fahişelik yapıyor ve babam okul çocuklarına uyuşturucu satıyor. Geçenlerde, köpeğini çekiçle öldürmüş ve ıslahevinden kaçmış bi kızla tanıştım, onunla evlenmek istiyorum. Sorunum şu; ona reklamcı kardeşimden söz etmeli miyim? İmza, isimsiz.

16 Aralık 2007 Pazar

#61

Üşenmedim, oturdum adage'in her sene yayınladığı agency profiles pdf'inden dünyanın en çok kazanan reklam ajansları listesi çıkardım kendime. Ne işime yarıcak bilmiyorum ama 2 saattir çok heyecanlı bişi yapıyomuş gibi gömüldüm içine.
İşte liste:

BBDO
McCann
JWT
DDB
Publicis
TBWA
DraftFCB
Leo Burnett
Y&R
Ogilvy
Euro RSCG
Saatchi&Saatchi
Grey
Lowe

yıllık kazançlarına göre sıralanmıştır. Emek yatıyo yukarda emek!!!

12 Kasım 2007 Pazartesi

#60


Son 1 senedir herhalde en çok güldüğüm iki film var:
Birisi knocked up diğeriyse cumartesi akşamı gittiğim ve filmden sonra da saatlerce güldüğüm superbad.
2sinin de aynı ekip elinden çıkması tesadüf falan değil, adamlar gerçekten çok iyi filmler yapıyolar.
MCLOVINNNNNNN? WHYYYYYYYY?
kısmet olur da miamiadschool a gidebilirsem, derslere falan girmicem kahvede bu adamlarla takılcam, okey oynucam..

#59

Bugünlerde günlük biolojik çizelgeme bakmaya ve ona göre günüm hakkında yorum yapmaya başladım. Bişi değil çizelgedeki veriler doğru değilse gerçekten vahim durumdayım. Mesela:

Burda diyoki entellektüel açıdan batmış durumdayım ve bir kaç gün daha durum kritik. Ama dün akşam çok tatlı bir fikir buldum, uzun zamandır portfolyoma koyucak bişiler yapmaya çalışırken entellektüel açıdan en kötü durumda olduğum dün akşam bişi çıkıverdi. Demekki biolojik çizelge de yalan çıktı.
Kendime başka bi oyuncak bulmam lazım.

9 Kasım 2007 Cuma

#58

Bu aralar aşırı derecede bir üçlemeye taktım.
yuri gagarin-uzay-mekik
Allahım allahım, her konunun arasına sıkıştırmaya, bu kelimelerden espri türetmeye, her lafı bu 3 kelimeye- özellikle gagarin- bağlamaya çalışıyorum. Offf... Benim içim sıkıldı yemin ederim.

19 Ekim 2007 Cuma

#57

Bugün invasion filmini izledim, aklıma bir soru geldi:

Şimdi bu kadar mars vs. yere gidiyolar, acaba yeni neslin boyunun bu kadar uzun olmasının nedeni herhangi bir virüs gibi bişi olabilir mi başka dünyalardan gelme?

13 Ekim 2007 Cumartesi

#56

Ülkemizi tanıyalım adı altında sosyolojik bazı olayları temellendirerek çekmek istediğim, içinde drama unsurları bulunan belgesel serisi projem var. Ama o kadar bahtsızım ki hiçbir arkadaşım beni desteklemiyo, en ufak bir fikir önem sürmüyo, üstüne üstlük alaycı bir bakışla konuyu değiştiriyo.

Biri bişi sölesin n'olur...

#55

Dün minik bir trafik kazası geçirdim. Şans eseri ben dahil kimseye bir şey olmadı.
Dün cumhuriyet meydanının ordaki virajda kum görenler: merak etmeyin yağ o yağ...

10 Ekim 2007 Çarşamba

#54

Daha evvel ki mediafish döneminden sonra bu blogumda reklam çalışmaları yayınlamama kararı almıştım ama şu iş çok hoşuma gitti.=)


Fransa gezisi sırasında her yerde formalar, posterler, t-shirtler, eşantiyonlara rastladım. Şimdi bu şekilde tekrar karşıma çıkınca çok sevindim birden...
Advertising Agency: BDDP&Fils, Paris, France
Creative Directors: Manoëlle Van Der Vaeren, Guillaume Chifflot
Art Director: Antoine Mathon
Copywriter: François Faure
Photographer: Cedric Delsaux

23 Eylül 2007 Pazar

#53

8 Eylül 2007 Cumartesi

#52

Takvimlerin 4 Eylül'ü gösterdiği gün türkiyeye dönmüş bulunmaktayız. Ayağımın tozuyla ve kiriyle sevgili Eray Makal'ın Barbarlar Sofrası standındaki çalışmasını görmeye istanbul design week'in açılışına gittim.
Yavaş yavaş maceraların yazılı olduğu not defterini elektronik ortama aktarma çabaları sürerken kısaca interrail yolculuğumuzun rotasını çiziyim.

Çeşme- Sakız Adası(Chios)- Pireaus(Atina)- Patra(Patros)- Ancona- Venezia(Venedik)- Monaco- Nice- Barcelona- Madrid- Lisbon- Bordeaux- Paris- Köln

Maceralar yakında burada!!

15 Ağustos 2007 Çarşamba

#51

Yarın yani 16.08 itibariyle batı avrupaya olan interrail-backpacking yolculuğumuz başlıyor. Dönüşte hikayelerle buradayız. Beklemede kalın.

20 Temmuz 2007 Cuma

#50

Yok böyle bir adrenalin ya!

#49


Avatar: The Last Airbender
Size bu müthiş çizgi-diziden bahsetmek istiyorum. Bir süredir cnbc-e'de yayınlanmasına karşın ben kendisini nickelodeon türkçeleştikten sonra farkettim.
Çizgi dizi ile ilgili bilgiyi 22dakika'da çok güzel açıklamışlar. Şu an 3. sezon yayınlanıyormuş dünya genelinde fakat ben daha 1. sezonun başlarındayım anladığım kadarıyla. Denk gelirseniz mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Ayrıca oyuncaklarına da hasta oldum, şimdi para biriktirdiğim için alamasam da kışa doğru kendimi tutamayabilirim.

17 Temmuz 2007 Salı

#48

Yazın bu en sıcak günlerinde bendeniz deniz yazokuluyla haşır neşir olmaktayım. Aldığım derslerin ve sıcağın etkisiyle yazokuluna gitmenin alternatif maliyetini hesaplarken daha sonra türevini almakta, bunlar da yetmezmiş gibi sosyal psikoloji ve araştırma tekniklerinin psikolojimi bozmasına izin vermekteyim. İnterrail hazırlıkları tam hızıyla devam etmekte. Phaidon yayıncılık tarafından yayınlanan Wallpaper dergisinin city guidelarından ediniyorum şu sıralar.

Not: Çeşmeye git gel verdiğim benzin paralarından anam ağladı ve hala ağlıyo.
Dip Not: Oy kullandıktan sonraki gün rehavete kapılmayalım diye hemen vizelerimiz başlıyo.
Daha Dip Not: 18 Agustosta Nouvelle Vague Babylon'a geliyor. Ne kadar mutluyum anlatamam. Bakın anlatamadım.

16 Haziran 2007 Cumartesi

#47

Şok Şok Şok! Donald Duck'ın aile ağacı bulundu:

#46

Simpsonsların meşhur koltuk esprilerini bir yerde toplamışlar. Harika bi video olmuş:

1 Haziran 2007 Cuma

#45

Çok güzel bir duvar olmuş niye bizde yapmıyorlar böyle şeyler..

29 Mayıs 2007 Salı

#44


nette dolanırken çok tatlı illüstrasyonları olan bir bloga rastladım. Irisz agocs adında bir tasarımcıya aitlermiş.
Bakmanız tavsiye olunur.

26 Mayıs 2007 Cumartesi

#43

musicmesh adında bir site varmış. Grup adını yazıyosunuz, sonra aşağıda albümleri geliyor karşınıza, sonra albümü seçiyosunuz, sonra sağda albüm içindeki şarkılar geliyo, sonra şarkıyı seçiyosunuz sağ altta videosunu yayınlıyo.
Çok tatlı bi yere benziyo.

25 Mayıs 2007 Cuma

#42

Bu gün a night at the roxbury'i bi kez daha izledim. Harikaların harikası. Güldüm, güldüm sonra bir daha güldüm derken bitti film. Her hafta izlemek lazım.

23 Mayıs 2007 Çarşamba

#41



Taxidermia'yı sonunda izleme fırsatı buldum. Çok enteresan bir film. Gerçi ben daha daha farklı bişi bekliyodum-nerden kapıldıysam bu kanıya-. Gayet güzel şiddetle izlenmesi tavsiye olunur.
Balatony ailesine selamlar.

#40



Worth1000.com da bir çok photoshop yarışması yapılıyor. Aşağıdaki linkte ise şahane mi şahane fine arts tabir edilen çalışmaların reklama uyarlanmış halleri var.
Burdan bakabilirsiniz.

#39

Boingboing'de dolanırken afrika bazlı eski reklamlara rastladım. Çok güzel bir arşiv linki vermişler ve çok komik işler var. Mutlaka bakmalısınız.


Şöyle bir örnekle olayı örtbas edelim.

#38



Vay be.

19 Mayıs 2007 Cumartesi

#37

Bugün benim doğum günüm. Evet, evet ben bugün doğdum.
Hey yavrum hey!
Analar neler doğuruyor. Yerim kendimi.=)

11 Mayıs 2007 Cuma

#36


9 Mayıs akşamı Dokuz Eylül Rektörlükte babamın ''Beyazperdede Nâzım Hikmet'' sergisi yapıldı. Ardından Biket İlhan'ın yönettiği, Metin Belgin'in senaryosunu yazdığı ''Mavi Gözlü Dev'' filmi'nin galası yapıldı.
Film gerçekten çok güzel olmuş. Nâzım Hikmet'e yönelik değişik bir bakış açısı sunuyor bizlere. 1940'lı yıllarda Bursa Hapisanesinde geçen dönem anlatılıyor filmde. Yetkin Dikinciler inanılmaz bir performans sergilemiş resmen hayran hayran oyunculuğunu izliyorsunuz.
Piraye karakterini daha güçlü beklememe rağmen biraz sönük buldum ama Dolunay Sorsert'in oyunculuğu gayet iyiydi.
Mutlaka dvdsi alınıp kenarda köşede arşiv niteliğinde saklanması gerek bir film.
Tavsiyelerimle birlikte izlemeniz önerilir.
Not: 1951'den sonraki yurtdışı döneminin de perdeye aktarılması düşünülüyormuş. Merakla bekliyoruz.
Not2: Mavi gözlü dev şiirini sanılanın aksine kendisine yazmış.

3 Mayıs 2007 Perşembe

#35

Uzun bir aradan sonra yazmaya devam. Bir kaç haftadır hayatımda ne kadar çok şey kaçırdım ben de bilmiyorum. Bu durumdan çok mutsuzum, canım sıkkın, keyfim yok.
Şimdi televizyonda Donald Southerland'in oynadığı adını bilmediğim dansla ilgili bir film izliyorum.

Bu arada bir yer tarafından istenen kısa özgeçmişimi yazma çabalarım sürüyor. Şekil 1-A:

Seçmece karpuz misali 18 Mayıs'ı beğenmeyip 19 Mayıs'da dünyaya geldim.
O günden beridir hiçbir şeyi beğenmediğim gibi bir de üstüne bin tane laf söylerim.
Dördüncü sınıfı beşe bağlayan günlerden bir gün İzmir Özel Türk Koleji'ne kaydoldum.
Üniversiteye kadar her sabah sakal traşına gönderildim.
Bu kadar traş yeter dediğim bir sıra üniversiteyi kazandım.
Meğersem üniversite denilen şeyin bölümleri varmış, sana uygun olanı seçiyomuşsun.
Ben bana uygundur düşüncesiyle İktisatı seçtiysem de birinci haftadan ne kadar yanlış bir tercih yaptığımı anladım.
Ama el mahkum bu okuma telaşı içinde kaybolup gidicem derken bir de baktım ki ADventure diye bir reklamcılık yarışması.
Sen misin bunu gören; topladım msnden 3 kişi hadi bakalım hazırlıyoruz. harıl harıl hurul hurul çalışmaların ardından
bir de baktık ki kazanmışız. Sonra ver elini TBWA/Istanbul.
Güzel bir 2 aylık reklam yazarlığı stajının ardından tuttuk evin yolunu.
Ayrıca araya 2 tane de biri ödüllü biri ödülsüz kısa film sıkıştırdım ama gerçekten sıkıştırma.=)
Şimdi geleceğe güvenle bakıyor her gün mutlaka kalbim benecol yiyorum.

Tabi gördüğünüz gibi içime sinmiyor denemeler devam.
Hayat boş, eğlen coş.
Off çok canım sıkkın.
Hadi bakalım.

3 Nisan 2007 Salı

#34

15 Mart 2007 Perşembe

#31

İnternette dolaşırken Travian adlı bir oyun buldum. Oyunda ilk başladığınızda bir köy sahibi oluyorsunuz ve amacınız bu köy nüfusunu arttırarak diğer köylerle savaşmak vs. Oyunda Romalı, Galyalı ya da Cermen olma şansınız var. Oyun gayet hoş gözüküyor şimdilik. İşleyiş olarak ogame benzeri bir oyun. Bu tarz şeylere ilgi duyanlara duyurulur.

25 Şubat 2007 Pazar

#30



Bir süredir yan tarafta iğrenç bir şey duruyordu.( Ne olduğunu anlatamıyorum bile)
Tam bugün biraz sıkılmışken nerdeyse 1 sene sonra ilk defa photoshop'u açayım dedim;
böyle bi' şey şettim. Pin-up başkasından alınmış olup tipografi bana aittir. Grafik tasarımda en iyi yaptığım şey tipografi olup onunda durumunun ne kadar vahim olduğunu görebilirsiniz rahatlıkla. İşte bu yüzden açmıyorum photoshop'u.

19 Şubat 2007 Pazartesi

#29

Bir kaç gündür eve kapandım, dünyayla olan bütün ilişkimi kestim ve başta prison break olmak üzere dizi dünyasının kollarına kendimi bıraktım. Ne zamandır inat edip prison break'i izlemiyordum fakat nasıl bu gaflete düştüğümü ben bile anlamadan ilk sezonu bitirdim. Şunu söyleyebilirim: şu ana kadar ki izlediğim en iyi dizi kendisi. Ben ilk defa bir diziye kendimi bu kadar kaptırıyorum. İlk sezon 22 bölüm, ben 20-21-22. bölümleri ayakta izlemek zorunda kaldım. Bu kadar heyecan bu kadar stres; pek başa çıkabileceğim türden değil. Aman allahım o ne aksiyondur, o ne vurdum duymazlıktır, o ne soğuk kanlılıktır. YETER! diye bas bas bağırasım var.
Özellikle Robert Knepper ve Peter Stormare müthiş oyunculuk sergilemişler, tadından yenmiyor.
Benim her türlü yapımda çok dikkat ettiğim noktalardan biri ise özellikle jenerikin dizi ve onun unsurlarını ne kadar iyi yansıttığıdır. On üzerinden on veriyor ve sizleri de bu adrenalin salgılarınızın bol bol salgılanmasına vesile olacak diziyi izlemeye davet ediyorum. Buyrun gelin, birlikte izleyelim. Şimdilik bu kadar. Prison break izlemeye devam edin.

15 Şubat 2007 Perşembe

#28

Bu gün ''sevgililer günü'' olduğu için dışarı çıkmadım. Milleti öyle görmek beni garip ve çekilmez bir ruh haline sokacağından ben de evde oturup friends'in 7. sezonunu bitirdim. (Chandler ve Monica evlendiler)Bir arkadaşımdan günün anlam ve önemini anlatan bir mesaj aldım:

-Sevgili dostlarım, cankuşlarım, hepinizin yeni yılını kutlar, önümüzdeki kabotaj bayramının hepimiz için hayırlara vesile olmasını Tanrı'dan niyaz ederim, amin!

ve arkadaşlığı sürdürüp sürdürmemek konusunda kendime sorular sormaya başladım. Evet, cevap yazmadım. Ne var !?

2. kısa film denemem ve gayet kısa olan valentine tv kendi içinde bir rekora koşmuş 22bin küsür izlenme ile gözlerime inanamadım. Yarım saat senaryo yazımı, 2 saat çekim, yarım saat kurgu süresiyle boş vakit değerlendirmesidir. Evet, yarım saat boş vaktim var. Ne var !?

Neyse, insanın ruhu güzel olsun.

9 Şubat 2007 Cuma

#27

Ve karşınızda İtalyan aygırı: Rocky Balboa


Seni Seviyoruz Rocky.

3 Şubat 2007 Cumartesi

#25

2 Şubat 2007 Cuma

#24

Günümüze kadar dünyada iz barıkmış önemli sanatçıların çalışmalarını arşiv niteliğinde toparlamışlar.Gerçekten harika bir site olmuş. Ben bir tek bu işlevini kurcaladım ama kesin başka şeylerde vardır içerisinde.
Site burası, alfabetik sırayla sanatçılar da şurada.

17 Ocak 2007 Çarşamba

#23

Ice Age serisi ile yakından tanıdığımız Scrat'ın başka bir animasyonu varmış. İzlediğim en iyilerden.



kaynak

#22

Unutulmaz türk filmlerimizden, unutulmaz karakterlerimizden, bağrımıza bastığımız, bu güne kadar 1500 kere izlediğimiz Çiçek Abbas'tan bir sahne:



10 Ocak 2007 Çarşamba

#21

Every time I think of you
I get a shot right through into a bolt of blue
Its no problem of mine but its a problem I find
Living a life that I cant leave behind
Theres no sense in telling me
The wisdom of a fool wont set you free
But thats the way that it goes
And its what nobody knows
And every day my confusion grows
Every time I see you falling
I get down on my knees and pray
Im waiting for that final moment
Youll say the words that I cant say

I feel fine and I feel good
I feel like I never should
Whenever I get this way, I just dont know what to say
Why cant we be ourselves like we were yesterday
Im not sure what this could mean
I dont think youre what you seem
I do admit to myself
That if I hurt someone else
Then wed never see just what were meant to be
Every time I see you falling
I get down on my knees and pray
Im waiting for that final moment
Youll say the words that I cant say

7 Ocak 2007 Pazar

#20


The Graphic Imperative adlı bir oluşum kurulmuş ve bir site açılmış.

Barış, sosyal eşitlik ve çevre konularında 1965 ile 2005 yılları arasındaki bi sürü posteri bir araya toplamışlar. Bakmanızı tavsiye ederim.

5 Ocak 2007 Cuma

#19


Çok yakın arkadaşlarımdan birinin ailesi Paris'e gittiler ve 1 hafta kadar oradalar. Biz de dedik ki aaa ev hiç boş kalır mı? Yazık, kendini yalnız hissetmesin biz gelelim. Gittik gitmesine ama çok kötü bir şey geldi başımıza. Yazın aldığımız Risk oyununu unutmuştuk, bir anda evde karşımızda görünce şaşkınlıklar içerisinde ne yapsak ne yapsak, hadi oynayalım dedik. Sen misin onu diyen? 3 gündür neredeyse aralıksız olarak risk oynuyoruz, rüyamda toplar, atlar, piyadeler görüyorum, rüyamda kamçatkayı görüyorum, rüyamda elimde iki tane atlı kart olduğunu ve çektiğim kartın piyadeli bir kart geldiğini görüyorum. Allahım bu ne zulümdür bana, insana rüyasında bile kart çıkmıyor. Neyse hadi ben risk oynamaya gidiyorum.=)

3 Ocak 2007 Çarşamba

#18

How to be a perfect boyfriend?

How to be a perfect girlfriend?

Türkler yapsa çok daha güzel olurmuş .=)

#17





Stencil-streetart'ı çok sevdiğimi bir kaç post evvel belirtmiştim. Flickr'da dolanırken kendimi kaybediyodum demin az kaldı.

stencils
streets stickers and stencils
street art
urban art


Stencil'i çok sevdiğimi söylemiş miydim?

#16

Youtube'daki müzik kliplerini bir yere toparlamışlar. Yapanın ellerinden öpmek lazım.

Mutlaka Bakınız.

Ben de beğendiğim şarkılardan ilk gördüklerimden bir kaç örnek vereyim:

Air- Alone in Kyoto
Nouvelle Vague- This is not a love song
Sigur Ros - Svefn-g-Englar

İyi seyirler...

2 Ocak 2007 Salı

#15

Carlton Draught'ın meşhur Big ad, small ad reklamlarından sonra bir başka çok tatlı reklamına daha rastladım.



Künye:
Product : Carlton Draught
Title : Flashbeer
Agency : George Patterson Y&R Melbourne
Creatives : James Mcgrath (Creative Director)
Grant Rutherford (Art Director)
Ant Keogh (Copywriter)
Romanca Jasinski (Agency Producer)
Director(s) : Paul middleditch
Prod. Co. : Plaza Films
Country : Australia
Other Credits :
Account Director: Paul McMillan
Account Managers: Dan Beaumont, Sally Chapman
Producer: Peter Masterson,
Director of Photography: Andrew Lesnie
Art Director: Rebecca Cohen
Casting: Kirsty McGregor (McGregor Casting)
Editor: Peter Whitmore (Winning Post)
Choreographer: Lisa Ffrench

Künyede koyu renkle işaretlediğim isme bir bakın lütfen, onlarda da bir Bay Paul varmış.=)
Gerçi bir e-a farkı var ama olsun. diğeri için bakınız.

-kaynak

1 Ocak 2007 Pazartesi

#14



Çok değişik bir yaklaşım yakalamışlar.
Kahkahalardan yerlerde sürünüyorum.=)
Üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.

kaynak

#13

Bir arkadaşım sayesinde ismini geçenlerde duyduğum sevgili ve saygıdeğer Andrew Moore'un sayfasına mutlaka bakmalısınız eğer biraz fotoğrafa karşı ilgi duyuyorsanız.

Bir kaç örnek vermek gerekirse:

#12


Emmeline isminde bir kısa film-animasyon buldum. Emmeline ile Mister Creazil'ın öyküsünü anlatıyor bu kısa film. Senaryo çok bilindik ama çok güzel işlemiş Katy Towell adlı hanımefendi(yoksam beyfendi mi?).

Film burada efendim. İyi seyirler.